• info@kekovaholiday.com
  • 05352243806

Kekovanın Gizemli Tarihi

Kekovanın Gizemli Tarihi


KEKOVA’NIN GİZEMLİ TARİHİ

Olağanüstü güzellikleriyle ziyaretçisini kendine bağlayan, dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerine tarihi ve doğal mucizeleriyle kucak açan Kekova (Likya dilinde Dolichiste) geçmişten günümüze gezginlerin adası olmuştur. Tabiatı ve tarihi ile insanı büyüleyen Kekova Adası, meraklılarının elinden tutup onlara unutulmaz anlar yaşatan özel bir yerdir.

Bölgede, Sıcak İskelesinde Aperlai antik kenti, yarımadanın ucunda Toprakada ve Karaada sonrasında da Kekova Adası uzanır. Kekova Adası’nda M.Ö. 4. Yüzyıl’da yaşam olduğu ve o dönemin kalıntılarının günümüze kadar ulaştığı bilinmektedir. MS 141 ve 240 yıllarında yaşanan büyük depremler sonucu kalıntıların bir kısmı sular altında kalmış olsa da bu durum adanın güzelliğine daha da güzellik katmıştır. Bu yer, o dönemlerde Likya’nın ticaret merkezi olarak bilinmektedir. 

Kekova Adası’ndaki Kaleköy’de yer alan Simena, Üçağız'da bulunan Theimussa, Sıcak İskelesindeki Aperlai, Batık Kent, Gökkaya koyu üzerindeki Istlada bölgede birbirine çok yakın antik kentlerdendir. Aynı zamanda bölgeye yakın birçok başka antik kent de bulunmaktadır. Dağ eteklerinde Lykia lahdi ve güvercin yuvası şeklindeki Lykia kaya mezarları bulunur.  Tarihin güzelliklerini doğası ile bütünleştiren Kekova’da gezilip görülecek oldukça farklı birçok alan bulunur. 

Günümüzde tüm bu kültüre adını vermiş olan Kekova adası Kale Köyü’nün önünde olan büyük bir adadır. Adada Bizans Dönemi’ne ait bir kilisenin apsisi bulunur. Aynı zamanda henüz kazı yapılmadığı için hangi döneme ait olduğu bilinmeyen birçok kalıntı da yer almaktadır. Simena Kalesi ise tekne turlarının uğrak yerlerinden biridir. Hem kalenin kalıntıları hem de orayı çevreleyen doğa görülmeden geçilmeyecek bir güzellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Burayı tarihi açıdan değerli kılan bir diğer şey ise kalenin içnde dünyanın en küçük amfi tiyatrosunun bulunmasıdır.

Antik ketteki Tersane Koyu’nda denizin içinde kalmış dükkanlar bulunur. Sol tarafta ise ne oldukları kesinleşmeyen ama evlere ait temel kalıntıları olduğu bilinen yapılar yer almaktadır. Bu muhteşem bölge bir dönem İtalya ve Türkiye arasında paylaşılamamış bir alandır. İtalyan işgalinden sonra İtalya’nın da sahip olmak istediği Kekova Adası 1932 yılındaki anlaşma ile Türkiye’ye bırakılmıştır. Kekova ve çevresi bugün sit alanı olarak meraklılarına kapılarını açmaktadır.